Ders Başarısında Düşme
Okul başarısızlığı bir ruhsal bozukluğun belirtisi olabilir. Gerek ilköğretim çağında, gerekse lise çağında çocuklarda bazı zamanlar doğal inişler ve çıkışlar gözlenebilir. Ama hiçbir şekilde bu inişler çocuğun performansının çok düştüğü ve hatta notlarını etkilediği şekilde olmaz. Her çocuğun genelde bir ortalaması vardır ve o ortalamanın üzerinde veya sınırında devam eder. Eğer ortalamanın aşağısına düşmeye başlıyorsa onun çok iyi izlenmesi gerekmektedir. Sıradan bir tembellik olarak değil de acaba çocuğun bir sorunumu var sorusunu sormak gerekiyor.
Genelde okul başarısının etkilenmesi Psikososyal faktörlere bağlı olarak ortaya çıkar.
Bir çocukta biyolojik faktörden dolayı okul başarısızlığı varsa, bir zeka sorunu varsa, öğrenmeyi güçleştiren bir sorun varsa, zaten bu okulların başlangıç döneminde kendini gösterir. Ancak sağlıklı, doğal bir şekilde okula başlayıp da daha sonra başarı çizgisinde düşme yaşayan çocuklarda Psikososyal bir takım unsurları düşünmek gerekir. Bunlar şöyle sıralanabilir:
Okulda öğretmenin başarı çıtasını çok yüksek tutması veya çocuğa motivasyon faktörlerini bilmeden yaklaşması önemli bir etkendir
Sınıf içerisinde kıyaslamaların yapılması kaygı yaratacak, performans kaygısı yaratacak şekilde davranılması çocuğun bir zaman sonra sınıf içerisinde tutukluk yaşamasına ve bir zaman sonra performansının düşmesine sebeptir.
Yapılan Sosyopsikoloji çalışmalarında öğretmenlerin farkında olmadan çocuklarda kategorizasyon yaptığını ve bunun sonrasında da çocukların performansını direk bir şekilde etkilediğini göstermektedir. Mesela bir öğretmen, bir çocuğun matematik zekasının zayıf olduğu şeklinde bir kanıya sahip olduysa, ona ister istemez o şekilde yaklaşmakta ve o çocuğun gerçekten matematik performansının daha da düşmesine sebep olmaktadır. Bu sebeple eğer çocukta zeka ve öğrenmeyle ilgili bir bozukluk yoksa, öğretmen çocuğun bir dersteki başarısızlığını çocuğun motivasyonuyla veya dersin sunum şekliyle ilgisi olup, olmadığını ortaya koymak durumundadır. O zaman öğretmenler böyle durumlarda psikolojik yardım alabilirler.
Aşırı mükemmeliyetçi, kaygısı fazla, beklentisi yüksek olan anne babalar çocuğun beklentisini iyice yükselterek kaygı yaşamasına sebep olurlar. Hatta depresyona kadar ilerleyen bir tabloya sebep olabilirler. Mesela bazı anne, babalar çocuk bir dersten tam puan alamadığı zaman neden tam puan alamadığını sorgular, “sen sınıftaki en iyi öğrenci olmalısın, sen çok iyi bir noktaya geleceksin, çok başarılı olacaksın” şeklinde bildirimler çocuklarda kaygıya ve bir zaman sonra başarısızlığa sebep olmaktadır. Çok eleştiren, ikaz eden, ders konusunda aşırı baskı yapan ve çocuğu sadece ders çalışmaktan ibaret görmeye başlayan ailelerin çocuklarında da yine başarısızlık oluşmaktadır. Çocukların anne, babaya ihtiyacı vardır. Eve geldikleri zaman onlara bir öğretmen veya belli sorumluluklarını hatırlatan birey olmaktan çıkmalıyız. Aksi durumda, çocuk bir zaman sonra anne baba desteğinin zayıf kalmasından dolayı yalnızlığa ve depresyona girebilir ve kendini başarısız hissedebilir.
Yine çocuğun kendi kişiliğinin mükemmeliyetçi şekilde organize olmaya başlaması da bir diğer faktördür. Eğer bir çocuk “her şeyi tam yapmalıyım” şeklinde başarı ve not endeksli yaşıyorsa ve mükemmeliyetçi bir şekilde kişiliği organize oluyorsa, bu çocuklarda sınav kaygısı, okul kaygısı, ders kaygısı gibi bir takım sıkıntılar baş göstermektedir. Çocuklar sınavlarda bildikleri halde yanlış yaparak notlarının düşmesine, bir zaman sonrada derse olan motivasyonunu kaybetme noktasına gelebilmektedir.
O yüzden böyle bir durumda anne, babaların çocuklarının kişilik özelliklerine ve derslerine yaklaşım şekillerini gözden geçirmeleri gerekir. Bu konuda bir uzmandan yardım alınmalıdır.
Başka bir önemli unsur ise bazı çocuklarda depresyon ve kaygı bozuklukları okul başarısızlığı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Mesela depresyonda olan bir çocuk, erişkinlerdeki gibi bir zaman sonra algılama sorunları, unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlar yaşamaya başlar. Bunun sonucunda dersi izlemede ve takip etmede zorluklar oluşur. Bu zorluklar algılamayı bozduğu için çocuğun derslerinde de ister istemez bir düşüş başlar. Derslerinden daha düşük not almaya başlarlar. Yine depresyondaki isteksizlik, motivasyon azlığı gibi faktörler çocuğun derse olan ilgisini azaltabilir ve o çocuğun derslerinde başarısız olmasına sebep olabilir.
Depresyonu olup da öngörülemeyen birçok çocuk, okulun bırakma noktasına bile gelmişlerdir. O yüzden anne, babaların bu konuda dikkatli olmaları, normal bir çocukta unutkanlık, konsantrasyon zayıflığı, mutsuzluk, motivasyon eksikliği, isteksizlik gibi şikayetlerle okul başarısında bir düşme söz konusu olursa, mutlaka bir psikiyatri uzmanına başvurmalar gerekir.
Kaygı bozuklukları, korku bozuklukları başarıyı etkileyen başka bir faktördür. Sosyal fobisi olan çocuklar topluluk karşısında zorlanır, sınıf içerisinde öğretmen bir soru sorduğunda “ben bu soruya cevap veremem, hata yaparım” kaygısı yaşayabilir. Bu yüzden çekingen davranan çocuklarda okul ortamından kaçma davranışı söz konusu olabilir.